Daha kanunlaşmadı ama hazırlanan bu yeni vergi paketi, adeta kurnazca yazılmış bir fatura listesi gibi vatandaşın cebine sinsice yaklaşmaya hazır. Kredi kartından kol saatine, damga vergisinden tapu işlemlerine kadar hayatın her detayını didikleyen bu taslak, "cebinizde delik kalmayacak, biz her bir kuruşu değerlendireceğiz" dercesine, tam anlamıyla cüzdana el koyma senaryosu sunuyor. Peki, gerçekten bu düzenlemeyi kimin için, ne adına hazırlıyorlar?
Kılıfı kurnazca, amacı feci!
Kredi kartı limiti 100 bin liranın üzerinde olanlar, senede 750 lira ödeyerek Savunma Sanayi Fonu’na katkı sağlasınmış. İyi de, bu savunma destek fonu neden halkın gündelik harcamalarını hedef alıyor? Kredi kartını yüksek limitli olan herkes "lüks yaşıyor, savunma bütçesine katkıda bulunsun" diye mi düşünülüyor? Bugün 750 lira, yarın 100 bin sınırını herkes için esnetip her bir kredi kartına uygulamaya karar verirlerse şaşırmayalım. Çünkü mantık şu: Vatandaşın cebinde varsa, devlet bu "lütuf" paralarını hemen savunma bütçesine kaydırmalı, öyle mi? Hani savunma sanayinde uçuyorduk; nereden çıktı bu vergi?
Vergi beyannameleri, gümrük işlemleri, sigorta prim belgeleri... Damga vergisi adı altında neredeyse her evraktan alınacak bu ücret, vatandaşın hayatını dosya masrafına çeviriyor. Sanki devlet dairesinden geçen her evrak bir nevi para makinesi gibi görülüyor. İşlem yaptıkça öde, beyanda bulun oldukça öde... Böyle bir düzenlemenin adı "taslak" değil, olsa olsa "vatandaşa kâğıt masrafı yokuşu" olabilir. Her belge başına tek tek vergi almak mı? O belgeler de yetmez, bir de onları hazırlamak için ödenen damga vergisiyle cüzdanı kurutmak mı? E, vatandaşın cebinde zaten "kağıt" kalmadı!
Ne yaptıysak ödeyeceğiz, ödedikçe de batacağız!
Bir tapu devri yapacaksınız diyelim; öyle alıcıdan veya satıcıdan biri değil, ikisinden birden 750 lira alınacak! Tapuda işlem başına ek bir ödeme, noterlerde işlem başına 75 lira derken, bu düzenlemenin halkı noter kapısında “ücretler geçidi”yle karşılama hayali kurduğunu anlamamak imkansız. Bu mudur vatandaşın hakkını kollamak? Yoksa bu düzenlemeyle “para yoksa tapu da yok” demenin daha kibar bir yolu mu bulunmuş?
Evinize girerken de "Lüks" bedeli alınırsa şaşırmayın
Gözünü dronelara dikmiş bir paket var karşımızda. İnsanları modern yaşamın gereksinimlerinden soyutlamak bu taslakla neredeyse görev haline gelmiş. Lüks kol saatlerine de ÖTV ekleniyor. Evet, yanlış duymadınız, saat takmak bir lüks! Artık kolunuzdaki saat de devletin gözünde "lüks kalemi". Bugün saatten ÖTV alınacaksa, yarın "nefes aldığın için de vergini öde" deyip geçerlerse şaşırır mıyız? Kulağa absürt geliyor ama bu düzenlemeyi hazırlayanlar için mantık neredeyse böyle işliyor.
Yokuş yukarı sür, MTV'ni öde!
Bugüne kadar vergiye tabi tutulmayan 100 cm³ altında motor hacmine sahip motosikletlerin, yeni düzenlemeyle Motorlu Taşıtlar Vergisi kapsamına alınması, "her tekerleği olan aracı vergi matrahına koymazsak eksik kalırız" mantığını güdüyor. Bu düzenleme yasalaşırsa, o küçük motosikletlerle şehir içinde dolanan vatandaşın sırtında artık bir MTV kamburu olacak. E hani, küçük araçlara vergiden muafiyet vardı? Gömlek cebinde taşıyacak motor da koysak bu düzenlemeyle ondan bile MTV istenecek neredeyse!
Küçük büyük her şeyden vergi almak, vatandaşı nefes alamaz hale getiriyor. Kapsamı genişletmek, vergi matrahına kol saati koymak, drone uçurmayı lüks olarak görmek... Bu nasıl bir çaba? Taslak dediğin bir iyileştirme, bir kolaylaştırma sunar. Fakat bu taslak halkın cüzdanına yönelik “adım adım işgale” çıkmış gibi. Bakalım, bu düzenleme Meclis’ten geçip yasalaşır mı? Ama yasalaşırsa, bilinsin ki bu taslak değil, “yeni nesil vergi kabusu”!