Her yıl 14 Şubat geldiğinde, dünya sanki iki farklı evrene bölünüyor. Bir tarafta el ele, göz göze “sonsuz aşk” fısıldayan çiftler var; diğer tarafta ise “Bu sene yine sevgilim yok ama cebim tıka basa!” diyerek ekonomik stratejiler geliştiren yalnızlar... İşte ben de bu yalnız kalelerden birinde oturan, 1.79 boyumla varlığını hissettiren ve verilerle beslenen bir köşe yazarıyım. Bugün, aşkın ve ekonominin kesiştiği bu günün perde arkasına, güncel rakamlar eşliğinde espirili ve detaylı bir bakış atalım.

İstatistiklere göre, dünya genelinde 14 Şubat için harcanan para 26 milyar dolar; Türkiye’de ise yaklaşık 5 milyar TL! Yılda sadece bir gün için harcadığımız bu muazzam para, belki de deprem bölgelerine 500 okul yaptırmaya yetecek kadar büyük. Peki biz ne yapıyoruz?

Romantizmin simgesi olan bir gül dalı, normalde 20 TL iken bu özel günde tam 100 TL’ye fırlıyor. Üstelik, sevgiliyle lüks bir mekanda romantik bir akşam yemeği çıkarsanız, kişi başına ortalama 5.000 TL’lik bir harcama söz konusu. Ve tabii, o lüks kahve seansları; her biri yaklaşık 300 TL! Romantizmi yaşamak, kalbinizi ısıtmanın yanında cüzdanınızı da adeta olimpiyat müsabakası alanına çeviriyor.

Peki ya hediye?

Çiftlerin %68’i 14 Şubat’ta partnerlerine hediye alırken, sevgili edinmeyen biz yalnızlar bu masraflardan muaf kalıyoruz. Çünkü sevgiliyle yapılacak o romantik akşam yemeğine ek olarak, “gönül alma hediyeleri” için harcanan ortalama tutar tam 10.000 TL! Düşünün, kalp kırıklıkları pahalıya mal olabiliyor.
Benim için bu durum, hem cebimdeki paranın rahat nefes alması hem de “bu fiyata aşk mı isterim?” diyen akıllara güzel bir ders veriyor. Yalnız olmak, bazen hesaplı bir yaşam tarzına giden en kibar yol; cüzdanımın derinliklerinden gelen bu rahatlık, bana ekonomik özgürlüğün ne demek olduğunu hatırlatıyor.

14 Şubat döneminde her yer “aşk temalı” kampanyalarla dolup taşıyor. Restoranlar “Sevgilinize Özel Çift Menüsü!” ilanlarıyla fiyatları yüzde 25 artırırken, ben tek kişilik menü sipariş edenlerden hiçbir indirim beklemiyorum.

"Hediye alana ikinci üründe %50 indirim" kampanyaları: Sevgiliniz varsa, bir kişi için ödediğiniz parayla ikinci ürünü nasıl değerlendireceksiniz? Benim gibi yalnız olanlar için bu kampanyalar, ekstra harcama yapmaya mecbur bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda gereksiz bir yük oluşturuyor.

"Sevgililer Günü Kredisi" ise aşkı borçla yaşamaya davet ediyor; ilişkiler bittiğinde bankaya kalp kırıklığı faizi ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Dijital flört piyasasında ise işler biraz daha farklı. 2006’dan bu yana yapılan araştırmalara göre, erkeklerde gelir seviyesi online flörtte ilk mesajların sayısını %34 ila %151 oranında artırabiliyor; en büyük avantaj ise 250 bin dolar üzerinde kazanan erkeklerde gözlemleniyor. Kadınlar ise çekicilikleriyle öne çıkıyor.

Burada boy meselesine de değinmeden geçemeyeceğim: İstatistikler, kısa boylu erkeklerin (örneğin, 157 cm olanlar) 182 cm boyundakilerle rekabet edebilmeleri için yılda tam 269 bin dolar ek gelir elde etmeleri gerektiğini gösteriyor. Ben ise 1.79 boyumla tam bu uçların ortasında, ne çok devim ne de “kısa boylu” kategorisine girmem gerektiğini öyle hissettiriyorum. Yani flört piyasasında ideal bir orta nokta olabilirim; sevgili edinmek meselesinde ise esprili bakış açım ve cüzdanımın derinlikleri her zaman devreye giriyor!

14 Şubat, sadece duyguların değil, hesapların da günü. Kimileri sevgiyi kanıtlamak için 100 TL’lik gül, kişi başı 5.000 TL’lik akşam yemeği ve 10.000 TL’lik gönül alma hediyelerine yelken açarken, ben sevgili yerine borsa takibiyle ekonomik özgürlüğümü ilan ediyorum. 1.79 boyumun verdiği ideal denge ile, hem espriyle hem de hesaplı yaşamın verdiği rahatlıkla bu günü geçiriyorum.

Tüm bu hesaplar, promosyonlar, rakamlar ve hatta boy istatistikleri ne kadar çekici olursa olsun; unutmamak lazım ki para pul önemli değil. Aşk olmadan bu hayatta nefes almanın ne önemi var? Gerçekten yaşamanın, ruhumuzu ısıtan, kalbimizi canlandıran bir aşkı tatmadan, tüm bu ekonomik hesaplara saplanıp kalmanın ötesinde bir anlamı yok. Çünkü hayat, maddi rakamların ötesinde, yüreğimizdeki o sıcaklıkla, paylaştığımız gülümsemelerle, samimi duygularla güzelleşir.
Sevgiliniz varsa cüzdanınıza, sevgiliniz yoksa kendinize iyi bakın; ama unutmayın, aşk olmadan hayatın gerçek anlamı kaybolur.

Hoşça kalın, espriler bol, hesaplar sağlam, ama kalbiniz her daim aşk dolu olsun!