Ramazan Bayramı'nın ilk sabahında Şanlıurfa'da alışılmışın dışında yağmur damlaları toprağa düşerken, uyandığımda sokaklarda yankılanan "Selamün aleyküm" sesleri, bana sadece bayramı değil, memleketimin ekonomik nabzını da hatırlatıyor. Çünkü Şanlıurfa'da bayram sadece manevi bir kutlama değil, aynı zamanda gerçek bir ekonomik laboratuvar.
Bayram deyince aklıma ilk gelen şey, bizim aşiretin "Demirkol Holding"e bürünmüş halidir. Büyüklerimiz, bayram harçlıklarını dağıtırken adeta merkez bankası gibi para politikası uygularlar: "Al evladım, bu harçlıkları biriktir, ileride lazım olacak!" Orta kuşak ise tamamen operasyon ekibidir; kolonya fiyatlarını tartışır, şekerlemeleri ekonomik açıdan değerlendirir. Çocuklar mı? Onlar piyasanın gerçek küçük yatırımcıları! Şeker arbitrajı, çikolata spekülasyonu derken, piyasayı canlandırırlar.
Bu sistem içinde dijitalleşmenin etkilerini de görmek mümkün. Genç kuşak artık bayram harçlıklarını QR kodla transfer etme derdinde. Belki de birkaç yıl sonra "DemirkolCoin" çıkarıp, aşiret ekonomisini kriptoya taşıyacaklar!
Urfa ekonomisinin iki temel göstergesi vardır: Sabah ciğer sırası ve şekerleme takası. Gümrük Hanı'nda ciğer kuyruğu ne kadar uzunsa, bayram ekonomisi o kadar iyi gidiyor demektir. Çünkü ciğer tüketimi, alım gücünün en gerçek göstergesidir.
Şekerleme takasında ise Ferrero Rocher, bir "lüks tüketim göstergesi" olarak en değerli varlıktır. Çocuklar arasında Ferrero sahibiyseniz, adeta prestijli bir yatırımcı gibisinizdir.
Kolonya enflasyonu ise ayrı bir konu. Eskiden litrelerce dökülen kolonyalar, şimdi adeta gramaj hesabıyla ikram ediliyor. Bayram ziyareti sırasında ev sahibinin kolonyayı dikkatlice dökmesini görünce, ekonomik durumun ne kadar ciddiye alındığını anlıyorsunuz.
Ekonomi yazarı kimliğimi bir yana bırakıp romantik tarafıma dönersem; burada yaşananlar sadece ekonomik bir hareketlilik değil, aynı zamanda ruhları besleyen büyük bir aşk hikâyesi gibi. Her bayramın ayrı bir Öykü’sü olduğu gibi, insanların yüreğinde büyüyen sevgi ve paylaşma duygusu da isotun acısı gibi derin ve külünçenin tatlılığı gibi unutulmaz.
Urfa'da gerçek ekonomi sadece para ve şeker değildir. Asıl değerli yatırım "anı" biriktirmektir. Büyüklerimizin anlattığı nostaljik hikâyeler, "duygusal bitcoin" gibidir; sürekli değer kazanır ve enflasyona karşı koruma sağlar. Her bayram, o duygusal yatırımın faizleri artar, hatıralarımız zenginleşir.
Mahalle bakkalının "bayram sonrası görüşürüz" diyerek açtığı veresiye defteri bile, aslında bir duygusal kredi sistemidir. Bu kredi asla iflas etmez, çünkü sosyal sermayenin garantisi daima güçlüdür.
Bayramda ekonomi konuşulurken mizah olmazsa olmaz. Bayramlarda en çok zamlanan şeylerden biri, samimi ve sıcak sarılmalar olsa gerek. Çünkü ekonomik şartların ağırlığıyla birlikte insanlar birbirlerine daha uzun süre sarılarak teselli buluyorlar. Büyüklerin cüzdanları ise bayram günlerinde yavaş yavaş açılır; sanki merkez bankası faiz oranlarını inceliyor gibi düşünceli davranırlar. En riskli yatırım ise ergenler için :) , bayram ziyaretlerinde büyüdüğünüzü söyleyen akrabaların harçlık verme ihtimali bir nevi Milli Piyango gibidir. Bu durum genellikle ekonomik bir hüsranla sonuçlanabilir, ama her şeye rağmen bayram ruhunu yaşamak paha biçilemez bir deneyimdir.
Özetle Şanlıurfa'da bayram, duygusal ekonominin zirveye çıktığı, harçlıkların manevi değerinin ekonomik değerden kat kat fazla olduğu bir dönemdir. Urfa’da bayramın ekonomisi hiçbir resmi kurumun ölçemeyeceği kadar zengin ve değerlidir.
Nice güzel Öykü'ler biriktireceğiniz güzel bayramlarınız olsun...