Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışı gayrimenkul alımları 2024 yılında önceki yıla kıyasla yüzde 20,5 oranında artarak 2 milyar 513 milyon dolara ulaştı. Bu artışın ardından, sadece yeni yılın ilk ayında yapılan harcama 144 milyon dolar olarak kaydedildi. En çok konut alımı yapılan ülkeler arasında Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne bağlı Dubai öne çıktı.

Altın vize programları yatırımı yönlendiriyor

Gayrimenkul Hizmet İhracatçıları Derneği (GİGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Tekçe, geçmiş yıllarda yurt dışına yönelik yıllık konut yatırımının 130 milyon dolar seviyelerinde olduğunu anımsatarak, bu tutarın son yıllarda istikrarlı biçimde yükseldiğini belirtti.

Tekçe, özellikle altın vize (golden visa) uygulamalarının Türk yatırımcılar için cazip hale geldiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Özgürce seyahat etmek isteyen yatırımcılar, altın vizeye erişim sağlayan gayrimenkul yatırımlarına yöneliyor. Yunanistan, 250 bin euro yatırım karşılığında Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz erişim olanağı sunması nedeniyle öne çıkıyor. İspanya ve Portekiz gibi ülkeler altın vize programlarını sonlandırırken, Macaristan benzer bir sistemi uygulamaya aldı.”

Kira gelirine odaklanan yatırımcı sayısı artıyor

Tekçe, Türkiye’de son dönemde kiracı-ev sahibi ilişkilerinde yaşanan sorunların da yurt dışına yönelimi artırdığını vurguladı. Yatırımcıların, kira getirisi sağlayacak güvenli pazarlara yöneldiğini ifade eden Tekçe, yurt dışında satın alınan konutların genellikle 300 bin dolardan başladığını, Türk yatırımcıların ise ortalama 500 bin dolar seviyesinde harcama yaptığını söyledi.

Uluslararası yatırımcıya yönelik reform ihtiyacı

Yerli yatırımcıların yurt dışına yönelirken, yabancı yatırımcıların Türkiye’deki ilgisinin azaldığına dikkat çeken Tekçe, bu eğilimin tersine çevrilebilmesi için bazı yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
“Yabancı yatırımcının Türkiye’de konut edinimini kolaylaştırmak için oturma izni, elektrik ve su abonelik işlemlerinde bürokrasi azaltılmalı. Ayrıca yurt dışında Türkiye’nin tanıtımına daha fazla kaynak ayrılmalı ve yatırımcı dostu vize programları oluşturulmalı” dedi.

Dubai’de Türk yatırımları yükselişte

Parcel Estates CEO’su Özden Çimen ise Türk yatırımcıların Dubai’ye olan ilgisinin son yıllarda belirgin şekilde arttığını söyledi. Dubai’nin yüksek kira getirisi ve vergisiz yatırım yapma imkânının bireysel ve kurumsal yatırımcılar için cazip hale geldiğini ifade etti.

Çimen, Türklerin Dubai’de en çok yatırım yapan 7. ülke konumunda olduğunu belirterek, “2025 yılında ilk 5 ülke arasına girmemiz olası” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, Türk firmalarının Dubai’de yalnızca gayrimenkul yatırımıyla değil, büyük altyapı projelerinde de aktif rol üstlendiğini söyledi.

 

Dubai metrosunun genişletilmesinde Türk firmalar etkin rol üstleniyor

Parcel Estates CEO’su Özden Çimen, Türk yatırımcıların Dubai’de yalnızca bireysel gayrimenkul yatırımlarıyla değil, aynı zamanda büyük ölçekli inşaat ve altyapı projelerinde de aktif biçimde yer aldığını vurguladı. Bu kapsamda özellikle Dubai metrosunun genişletilmesi projesine dikkat çekti.

Çimen’in verdiği bilgilere göre, Dubai’nin mevcut metro hattı, artan nüfus ve Expo 2020 sonrası hızlanan kentsel gelişim nedeniyle genişletiliyor. Bu süreçte Türk inşaat firmaları, uluslararası ihaleler yoluyla metro hattının yeni etaplarında önemli müteahhitlik rolleri üstleniyor. Raylı sistemin yeni uzantıları, şehrin güney bölgelerini merkezle bağlayacak ve ulaşım kapasitesini ciddi oranda artıracak.

Projede görev alan Türk firmalarının, mühendislik kalitesi, zamanında teslimat ve teknik yeterlilik açısından tercih edildiğini belirten Çimen, şu değerlendirmede bulundu:
“Türk müteahhitler özellikle tünel inşaatı, istasyon yapımı ve elektromekanik sistemlerin kurulumu gibi teknik uzmanlık gerektiren alanlarda öne çıkıyor. Bu projeler sadece Türkiye’den sermaye akışını değil, aynı zamanda iş gücü ve mühendislik ihracatını da beraberinde getiriyor.”

Çimen, bu tür projelerin Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ekonomik iş birliğini güçlendirdiğini, Türk firmalarının Körfez bölgesindeki prestijini artırdığını ve uzun vadede daha fazla uluslararası ihalenin kapısını araladığını ifade etti.