ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin kritik mineral ithalatının ulusal güvenlik üzerindeki etkilerini incelemek üzere Ticaret Bakanlığı’na kapsamlı bir soruşturma başlatılması talimatı verdi. Soruşturma, 1962 tarihli Ticaret Genişletme Yasası’nın 232. maddesi uyarınca yürütülecek. Bu madde, Başkan Trump’ın daha önce çelik, alüminyum ve bakır için de başvurduğu yasal dayanak olarak biliniyor.

180 gün içinde rapor sunulacak

Başkanlık emriyle Ticaret Bakanı Howard Lutnick’e verilen talimat doğrultusunda, inceleme sonuçlarının 180 gün içerisinde Beyaz Saray’a sunulması gerekiyor. Süreç kapsamında, ithal edilen minerallere gümrük vergisi getirilip getirilmeyeceği değerlendirilecek.

Kapsama giren maddeler: Kobalt, nikel, uranyum ve nadir toprak elementleri

Soruşturma, ABD’nin dışa bağımlı olduğu kobalt, nikel, uranyum ve 17 nadir toprak elementi gibi stratejik öneme sahip madenleri kapsıyor. Aynı zamanda, yabancı aktörlerin piyasalarda oluşturduğu dengesizlikler, iç tedarik zincirinin zayıf noktaları ve geri dönüşüm kapasitesinin artırılmasına yönelik çözüm önerileri de raporda yer alacak.

Trump açıklamasında, “Mineral ithalatına bu denli bağımlı olmamız, ulusal güvenliğimiz, savunma hazırlığımız ve ekonomik dayanıklılığımız açısından ciddi bir risk teşkil ediyor” ifadelerini kullandı.

Çin’in ihracat kısıtlaması adımı etkili oldu

Başkan Trump’ın adımı, Çin'in bu ay nadir toprak elementlerinin ihracatına sınırlamalar getirmesinin ardından geldi. Pekin’in bu hamlesi, Washington'da tedarik güvenliğine dair endişeleri artırmış durumda. Beyaz Saray, bu nedenle yerli üretim kapasitesini artırmak ve bağımlılığı azaltmak için yeni politikaları gündeme aldı.

ABD’nin üretim kapasitesi sınırlı

Savunma, otomotiv, enerji ve elektronik gibi alanlarda yaygın şekilde kullanılan nadir toprak elementleri, dünya genelinde büyük oranda Çin tarafından tedarik ediliyor. ABD’de yalnızca bir nadir toprak madeni faaliyette bulunuyor ve işlenmiş kaynakların büyük bölümü hâlen Çin'den ithal ediliyor.

Trump yönetiminin bu son kararı, ABD’nin maden işleme ve tedarik zinciri yapısını yeniden şekillendirmeye yönelik daha geniş kapsamlı bir stratejinin parçası olarak değerlendiriliyor.