Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart ayında düzenlediği ara toplantıda, faiz koridorunun üst bandında artış yaparak likidite operasyonlarıyla bankalararası piyasadaki faizi %42,5’ten %46 seviyesine çıkarmıştı. 18 Nisan Perşembe günü gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında bu geçici adımın kalıcı hale getirilip getirilmeyeceği ve daha fazla faiz artışına kapı aralanıp aralanmayacağı, piyasalar tarafından yakından izleniyor.
Enflasyon beklentilerinde yukarı yönlü riskler
Son dönemde piyasalarda dalgalı bir seyir izlendi. Bu çerçevede, TCMB’nin yayımladığı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, 2025 ve 2026 yılı sonu TÜFE beklentileri sırasıyla 1,9 ve 1,2 baz puan artışla %30,0 ve %20,3 seviyelerine yükseldi.
Kur tahminlerindeki artış da bu tabloyu destekler nitelikte. Katılımcıların yıl sonu Dolar/TL beklentisi bir önceki aya göre %1,9 artarak 43,6 seviyesine çıkarken, 12 ay sonrası için tahmin %3,2 artışla 45,85'e ulaştı. Kur geçişkenliğinin enflasyonu beslemesi, para politikası açısından risk unsuru olarak değerlendiriliyor.
Buna karşılık, bazı ekonomist tahminleri 2024 sonu için %28 ve 2025 sonu için %18 seviyelerinde kalmaya devam ediyor. Bu tahminlerde, enerji fiyatlarındaki düşüş ve yüksek faiz ortamında iç talepteki olası yavaşlama etkili oluyor.
Nisan ayına ilişkin ilk fiyat sinyalleri
TCMB'nin faiz kararını şekillendiren önemli unsurlardan biri de güncel enflasyon verileri. Mart ayında açıklanan manşet enflasyon %38,1 olarak gerçekleşmişti. Nisan ayına ilişkin ilk fiyat sinyalleri ise enflasyonist baskının sürdüğüne işaret ediyor.
Elektrik fiyatlarına yapılan %25’lik zam, aylık enflasyona yaklaşık 0,45 baz puan ek katkı sağlayacak. Petrol fiyatlarındaki gerileme bu etkiyi sınırlasa da, enerji grubu genelinde yaklaşık %5’lik bir artış öngörülüyor.
Gıda fiyatlarında, Mart ayında sebze ve meyvede görülen artışın ardından bir miktar düzeltme izlenirken, kötü hava koşulları nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin riskler devam ediyor. Otomobil fiyatlarında belirgin artış gözlenirken, beyaz eşya ve elektrikli eşya gibi gruplarda artış sınırlı kaldı. Giyim grubunda ise mevsimsel etkiyle Nisan ve Mayıs aylarında fiyat artışı bekleniyor.
Hizmet enflasyonu ve kira gelişmeleri
Hizmet sektöründe lokanta fiyatlarında artış hızlanırken, kira enflasyonunda sözleşme yenilemelerindeki azalma ve kira artış sınırının etkisiyle aylık artış hızının düşmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Genel tablo, Nisan ayında manşet ve çekirdek enflasyonun %3’ün biraz üzerinde gerçekleşebileceğine işaret ediyor. Bu da yıllık enflasyonun Mart seviyelerinde kalabileceği anlamına geliyor.
Döviz rezervlerindeki seyir faiz kararını etkileyebilir
TCMB’nin döviz rezerv pozisyonu da faiz politikasında belirleyici unsurlar arasında yer alıyor. Mart ortasından bu yana yapılan toplam döviz satışı 46 milyar doları bulmuş durumda. Ancak bu hesaplama, 9 Nisan tarihli analitik bilanço verilerine dayanıyor. Son günlerde ise küresel risk iştahındaki artışla birlikte döviz piyasasında daha dengeli bir tablo gözleniyor.
Mevcut görünümde, TCMB’nin politika faizini sabit bırakması, ancak TL likiditesini kısıtlayarak bankalararası faizleri %46 seviyesinde tutması bekleniyor. Piyasadaki genel beklenti de bu yönde şekilleniyor.
İlerleyen dönemde kur baskısının azalması ve TCMB’nin rezerv biriktirmeye başlaması durumunda, likiditenin gevşetilerek bankalararası faizlerin yeniden politika faizi olan %42,5 seviyesine çekilmesi hedeflenebilir. Bu geçişin zaman alması bekleniyor. İlk politika faizi indiriminin ise Temmuz ayındaki PPK toplantısında gündeme gelmesi olası.
Bununla birlikte, bu senaryo büyük ölçüde yatırımcı algısına ve kur üzerindeki baskının hafifleyip hafiflemeyeceğine bağlı. Swap hariç net rezervin Şubat ayında 71 milyar dolar seviyesindeyken, son günlerde 20 milyar dolara kadar gerilediği hesaplanıyor. Rezerv seviyesindeki düşüşün devam etmesi durumunda, TCMB’nin faizlerde daha kalıcı ve belirgin bir artışa yönelmesi gerekebilir.