ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için Rusya ile doğrudan müzakerelere başladı. Ancak Salı günü Riyad’da gerçekleşen ilk toplantıya Ukrayna ve NATO’nun dahil edilmemesi, Avrupalı müttefikler arasında endişeleri artırdı.
ABD’nin Ukrayna politikası kökten değişti
Üç yıl önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle dönemin ABD Başkanı Joe Biden, Kiev’e güçlü destek verirken, Moskova’ya ekonomik ve diplomatik yaptırımlar uygulamıştı. Ancak Trump yönetimi, Putin ile doğrudan müzakereleri başlatarak farklı bir yol izliyor.
Biden döneminde kullanılan “Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında karar alınamaz” ilkesi, Trump’ın masaya oturmasıyla terk edilmiş görünüyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin rızası olmadan bir anlaşmaya varılmasını kabul etmeyeceklerini vurguladı.
Putin masadan kazançlı mı kalkıyor?
Riyad’daki görüşmelerde ABD ve Rusya, diplomatik misyonların normal işleyişine dönmesi ve müzakere heyetlerinin oluşturulması konusunda anlaştı. Ancak toplantıdan Putin’in herhangi bir taviz verdiğine dair bir işaret gelmedi.
Trump yönetiminin, NATO’nun Ukrayna üyeliğini desteklememe ve Rusya kontrolündeki Ukrayna topraklarının %20’sini geri almanın gerçekçi olmadığı yönündeki açıklamaları, Moskova’ya verilen büyük bir ödün olarak değerlendiriliyor.
Litvanya Devlet Güvenlik Departmanı müdürü Darius Jauniškis, “Putin Ukrayna’da durmayacak. Avrupa üzerindeki etkisini genişletmek istiyor,” dedi.
Trump’ın danışmanları eleştirilerin hedefinde
ABD müzakere heyetinde, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Trump’ın elçisi Steve Witkoff yer aldı. Ancak uzmanlar, bu ekibin uluslararası müzakerelerde deneyimsiz ve Rusya-Ukrayna konusunda yetersiz olduğunu belirtiyor.
Yale Üniversitesi profesörü ve Rusya uzmanı Timothy Snyder, “Amerikan ekibinin üst düzey müzakere deneyimi yok. Ruslar için ise durum tam tersi,” dedi.
Eski dış politika danışmanı Brett Bruen ise Trump’ın politikasını “amatör bir çalışma” olarak nitelendirdi ve Moskova’ya verilen tavizlerin ABD’nin jeopolitik gücünü zayıflatabileceğini savundu.
Trump: “Rusya bir şeyler yapmak istiyor”
Trump, görüşmelerin ardından Putin ile ay sonundan önce bir araya gelmeyi planladığını açıkladı. Rus lideri daha önce öven Trump, son telefon görüşmelerinde Putin’in “uzlaşmacı bir tavır” sergilediğini söyleyerek dikkat çekti.
Ancak Senato Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Roger Wicker, Putin’e güvenilemeyeceğini belirtti. “Putin bir savaş suçlusu,” diyen Wicker, Moskova’nın sadece kendi çıkarlarını gözeterek adım attığını ifade etti.
Avrupa’da barış gücü tartışması
Avrupalı liderler, ABD’nin Ukrayna konusunda Rusya’ya fazla taviz vermesinden endişeli. Avrupa hükümetleri, Kiev’i masadan dışlayan bir barış anlaşmasına destek olup olmama konusunda bölünmüş durumda.
Bazı ülkeler, Ukrayna’ya destek için barış gücü göndermeyi tartışıyor. Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, NATO askerlerinin bölgeye konuşlandırılmasına kesinlikle karşı olduklarını belirtti.
Trump, Avrupa’dan gelecek böyle bir hamleye itiraz etmeyeceğini söyledi. Ancak bu tür adımlar, NATO-Rusya gerilimini artırabilir.
Ukrayna’nın doğal kaynakları pazarlık konusu mu?
Zelenskiy yönetimi, ABD ile yapılan bir madencilik anlaşmasının Ukrayna’nın güvenliği için gerekli koşulları içermediğini belirtti. ABD’nin, Ukrayna’daki kritik minerallerin %50’sini alma teklifinin, Washington’un sağladığı askeri yardımın karşılığı olarak sunulması Kiev’de tepkiyle karşılandı.
Trump’ın muhalifleri bu teklifi “gasp” olarak değerlendiriyor. Ukrayna, ekonomik bağımsızlığını korumak için bu tür anlaşmalara temkinli yaklaşıyor.
Rusya müzakerelerde avantajlı mı?
ABD’nin Ukrayna’yı dışlayan diplomasi hamlesi, bazı uzmanlara göre Moskova’nın elini güçlendirdi. Stimson Center analisti Emma Ashford, “Ukrayna’nın masada olmaması ideal değil, ancak gelecekteki toplantılarda yer alacaklarına inanıyorum,” dedi.
Ancak Demokrat Temsilci Jake Auchincloss, “Rusya birinci turu kazandı,” diyerek Trump yönetiminin Putin’e fazlasıyla ödün verdiğini savundu.
ABD’li yetkililer, kalıcı bir barış sağlanması için görüşmelerin devam etmesi gerektiğini belirtirken, Trump’ın Ukrayna’nın sürece nasıl dahil olacağını açıklamaması, belirsizliği artırıyor.