Dünya gazetesi yazarı Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, bugünkü köşe yazısında Türkiye’de kredi yapısında son on yılda yaşanan dönüşümü mercek altına aldı. Ünalmış, ekonomik büyüme ve kredi ilişkisine dikkat çekerek, özellikle imalat sanayinin kredi pastasından aldığı payın artmasını olumlu karşıladı. Diğer yandan konut ve ferdi kredilerde yaşanan düşüşe karşın, kredi kartı kullanımının belirgin şekilde arttığını vurguladı.
Kredi sisteminin, büyümenin hem nedeni hem sonucu olduğunu belirten Ünalmış, bu ilişkinin doğru yönlendirilmesinin kalkınma hedefleri açısından kritik olduğunu ifade etti.
İmalatın kredi içindeki payı arttı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Ocak 2025 verilerine atıf yapan Ünalmış, kredi dağılımında imalat sanayinin 10 yıl içinde %18,9’dan %23,2’ye yükselen payı ile öne çıktığını belirtti. Bu artış, üretim temelli bir büyüme modeli için olumlu bir gösterge olarak değerlendirildi.
İkinci sırada yer alan toptan ve perakende ticaret sektörünün kredi payı %13,3’ten %11,4’e, inşaat sektörünün ise %7’den %6’ya geriledi. Özellikle inşaat sektöründeki gerileme, kredi kaynaklarının daha verimli alanlara kaydırıldığı şeklinde yorumlandı.
Konut ve ferdi krediler gerilerken kredi kartları öne çıktı
Ünalmış’ın analizine göre bireysel kredi türlerinde önemli bir kayma söz konusu. 2015’te toplam krediler içinde %9,8 paya sahip olan konut kredileri, 2025 itibarıyla %3,2’ye düştü. Ferdi krediler de aynı dönemde %12,2’den %9,2’ye geriledi.
Bu düşüşe karşılık kredi kartları hızlı bir artış gösterdi. 2015’te %7,2 olan kredi kartlarının toplam krediler içindeki payı, 2025’te %15,5’e yükseldi. Prof. Dr. Ünalmış, bu durumu reel gelirdeki gerilemeye bağlı olarak tüketimin kredi kartı ile finanse edilmesine bağladı. Bu eğilimin finansal istikrar ve gelir dağılımı açısından dikkatle izlenmesi gerektiğini vurguladı.
Tarım ve kiralama faaliyetlerinde artış, savunma sanayinde düşüş
Verilere göre son on yılda kredi artışı yaşayan sektörler arasında tarım, avcılık ve ormancılık ile emlak ve kiralama faaliyetleri yer aldı. Buna karşılık savunma sanayinin kredi payı %2’den %1,3’e geriledi. Ünalmış, sektörlerin krediye erişimindeki değişimlerin ekonomi politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılabileceğini belirtti.
Yüksek teknolojiye odaklanma çağrısı
Kredi dağılımının niceliği kadar niteliğine de dikkat çeken Ünalmış, yüksek teknoloji üreten sektörlerin daha fazla desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin ihracat yapısında bu tür sektörlerin henüz yeterince güçlü bir yer edinmediğini belirten Ünalmış, bu alanlara yönelik özel finansman stratejilerinin geliştirilmesini önerdi.
Stratejik kredi yönlendirmesi vurgusu
Yazısının sonunda Prof. Dr. Ünalmış, finansal sistemin sürdürülebilir kalkınma için stratejik biçimde yönlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Tüketimi değil üretimi ve katma değeri yüksek alanları teşvik eden bir kredi politikasıyla uzun vadeli ekonomik istikrarın mümkün olacağını dile getirdi