İran, ABD’deki başkanlık seçimleri yaklaşırken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi ihtimaline karşı hazırlık yapıyor. Trump ve Demokrat rakibi Kamala Harris arasında yakın bir yarış devam ederken, İran’ın yanı sıra Lübnan, Irak ve Yemen gibi müttefik ülkelerde de endişeler artıyor. Özellikle İran liderliği, Trump’ın zafer kazanması durumunda 2017-2021 yılları arasında uygulanan “azami baskı politikasının” geri dönebileceği ihtimali üzerinde duruyor.

İran’ın ana endişesi: Trump ve Netanyahu ittifakı

İran ve müttefikleri, Trump’ın yeniden seçilmesiyle birlikte İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya daha geniş bir destek sunulabileceği ve İran’a karşı askeri operasyonların yeniden gündeme gelebileceği düşüncesinde. Özellikle nükleer tesislere yönelik hedefli saldırılar, İran’ın petrol ihracatını hedef alan yaptırımlar ve suikastlar gibi ihtimaller Tahran yönetimini endişelendiriyor.

İranlı yetkililer, Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda, İsrail’in İran’a karşı “önce saldır, sonra düşün” yaklaşımına yeşil ışık yakabileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlara göre bu durum, İsrail’in İran’ın nükleer programına karşı daha agresif bir tutum sergilemesini ve İran’a yönelik saldırılar gerçekleştirmesini mümkün kılabilir.

Trump’ın olası başkanlığı, Hamaney için ne ifade ediyor?

Üst düzey İranlı yetkililer, Tahran’ın tüm senaryolara hazırlıklı olduğunu belirtirken, Trump’ın zaferinin ülke için “kabus” anlamına gelebileceğini söylüyor. İran, uzun yıllardır ABD’nin sert yaptırımlarına rağmen petrol ihraç etmeye devam ederek ekonomisini ayakta tutmaya çalıştı. Ancak Trump’ın yeniden başkan olması durumunda, İran’ın bu durumu sürdürebilmesi zorlaşabilir. Bazı yetkililer, yaptırımların tam olarak uygulanmasının İran ekonomisini felç edebileceği ve bu durumun Hamaney’i zor seçimler yapmaya itebileceği görüşünde.

Trump’ın İran üzerindeki baskıyı artırması, Ayetullah Ali Hamaney’in nükleer programla ilgili daha esnek bir anlaşmaya zorlanmasına yol açabilir. Bu durum, İran’ın ABD’nin ve İsrail’in belirlediği şartlara daha uygun bir nükleer anlaşmaya geri dönme ihtimalini gündeme getirebilir.

Ortadoğu’da güç dengeleri nasıl etkilenecek?

Trump’ın olası zaferi, Orta Doğu’daki stratejik dengeleri derinden etkileyebilir. Özellikle İsrail ve Suudi Arabistan gibi ABD müttefikleriyle daha güçlü ilişkiler kurmayı hedefleyen Trump yönetimi, İran’a karşı daha agresif bir politika izleyebilir. ABD-Suudi Arabistan savunma paktı da bu çerçevede önemli bir rol oynayabilir ve İran’ın bölgedeki nüfuzunu zayıflatma potansiyeline sahip.

Riyad’ın İsrail ile diplomatik ilişkiler kurma süreci, İran’ın bölgedeki yalnızlığını artırabilir ve Tahran’ın jeopolitik konumunu daha da zorlaştırabilir. Bu durum, İran’ın bölgedeki askeri ve diplomatik etkisini sınırlayabilir.

İsrail’in artan rolü

İran, Trump’ın başkanlığı döneminde artan İsrail saldırılarından endişe duyuyor. 2018 yılında ABD’nin İran nükleer anlaşmasından tek taraflı çekilmesi ve Trump’ın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye yönelik suikast emri vermesi, iki ülke arasındaki tansiyonu yükseltmişti. Trump’ın, İsrail’in askeri eylemlerini desteklemesi halinde İran’a yönelik daha doğrudan bir müdahale olasılığı ortaya çıkabilir.

Analistlere göre, bu dönemde İran’ın seçenekleri oldukça sınırlı. İsrail, son aylarda Hizbullah ve Hamas’a yönelik operasyonlarını artırarak İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamaya çalışıyor. Bu durum, İran’ın Lübnan ve Gazze’deki vekil güçleri üzerinden elde ettiği nüfuzu tehdit ediyor.

Trump’ın geri dönüşü, İran’ın nükleer programını nasıl etkiler?

Trump, İran’ın nükleer programını durdurmak için daha sert tedbirler alabileceğini sıklıkla dile getirdi. Seçim kampanyası boyunca, Başkan Joe Biden yönetiminin İran’a yönelik yaptırımları yeterince katı uygulamadığını öne süren Trump, bu politikanın İran’ı cesaretlendirdiğini savundu. Trump, İran’ın nükleer faaliyetlerini hızlandırması nedeniyle bölgede istikrarsızlığı artırdığını belirtti.

İran ise nükleer programının barışçıl olduğunu vurgulasa da, uranyum zenginleştirme seviyesini artırarak nükleer silah kapasitesine ulaşma süresini kısalttı. Devlet tarafından işletilen Iran Online sitesinde yer alan açıklamalara göre, İran’ın şu anda %60 oranında uranyum zenginleştirdiği ve “birkaç hafta içinde nükleer silah kapasitesine ulaşabileceği” belirtildi. Bu gelişme, İsrail’in nükleer tesislere saldırı ihtimalini artırarak bölgedeki gerilimi tırmandırabilir.

İran’ın gelecekteki stratejisi ne olacak?

Trump’ın olası zaferi, İran için zorlayıcı bir dönemin habercisi olabilir. Üst düzey Arap ve Batılı yetkililer, Trump’ın başkanlık koltuğuna geri dönmesi durumunda İsrail’in İran’a yönelik askeri hamlelerini destekleyeceği görüşünde. Bu, Tahran’ın hem ekonomik hem de diplomatik anlamda baskı altında kalmasına yol açabilir. Ancak bazı analistler, Trump’ın yeni bir nükleer anlaşma yapabileceğini ve bu anlaşmayı “ABD’nin çıkarlarını koruma” amacıyla pazarlayabileceğini de öne sürüyor.

İran ise dış baskılara karşı dayanıklılığını artırmaya ve uluslararası ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışıyor. Ancak Trump’ın olası dönüşü, İran’ın bu stratejisini yeniden değerlendirmesine ve bölgesel politikalarını gözden geçirmesine neden olabilir.

Editör: Halit Alptekin