İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, yalnızca siyasi bir gelişme olarak değil, aynı zamanda ekonomik etkileriyle de dikkat çekiyor. Dünya gazetesi yazarı Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, bugünkü köşe yazısında, yaşanan olayların piyasalar üzerinde yarattığı baskının boyutlarını değerlendirdi. Ünalmış’a göre, bu tür siyasi müdahaleler yatırımcı güvenini ciddi şekilde sarsıyor ve ekonomi yönetiminin istikrar sağlama çabalarını tehdit ediyor.
Piyasalardaki ilk tepki: Kur, borsa ve CDS sert hareket etti
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) hızla yükselerek 270 seviyelerine ulaştı. Türk lirası dolar karşısında bir günde yüzde 6 değer kaybederken, Borsa İstanbul’da yüzde 7’lik bir düşüş yaşandı. Tahvil piyasasında da sert satışlar gözlendi. Bloomberg kaynaklı haberlere göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), sadece 19 Mart günü 8-9 milyar dolara yakın döviz rezervi kullanarak piyasaya müdahale etti.
Ünalmış, bu müdahalelere rağmen Merkez Bankası rezervlerinin mevcut seviyesinin uzun süreli bir denge sağlamaya yetmeyebileceğini vurguluyor. Swap hariç net rezervlerin 66 milyar dolar seviyesine ulaştığı bir dönemde, siyasi belirsizliğin devam etmesi halinde döviz kuru üzerindeki baskıların süreceği öngörülüyor.
Yatırımcı belirsizlikten kaçıyor
Genel seçimler sonrası uygulanan ekonomik programın temelinde yatırımcı güveninin yeniden inşa edilmesi yer alıyordu. Ancak Ünalmış’a göre, yaşanan gelişmeler Türkiye’nin bu hedefinden uzaklaştığını gösteriyor. “Yatırımcı belirsizliği sevmez” diyen Ünalmış, siyasi müdahalelerin uluslararası piyasalarda Türkiye algısını olumsuz etkilediğini belirtiyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor” açıklamasının piyasalarda sınırlı etkisi oldu. Ünalmış, bu tür söylemlerin yeterli olmadığını, altta yatan demokrasi endişelerinin giderilmesinin yatırımcı güveni açısından hayati olduğunu vurguluyor.
Küresel rüzgarlar da aleyhte esiyor
İç gelişmelerin yanı sıra, küresel piyasalardaki eğilimler de Türkiye’yi zorlayan bir başka etken. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2025 yılı enflasyon tahminini yüzde 2.5’ten 2.7’ye çıkarması ve büyüme beklentisini yüzde 2.1’den 1.7’ye indirmesi, stagflasyonist baskıların artacağına işaret etti. Fed Başkanı Jerome Powell’ın “daha temkinli duruş” mesajı, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışlarını tetikleyebilir. Bu durum, içeride artan siyasi risklerle birleşince Türkiye’ye yönelik yabancı sermaye akışını daha da zayıflatabilir.
Faiz indirimi planları gözden geçirilebilir
Ünalmış, mevcut gelişmelerin Merkez Bankası’nın faiz politikasını da etkileyebileceğini ifade ediyor. Yıl başında yapılan tahminlerde politika faizinin yıl sonunda yüzde 30 seviyelerine çekilmesi beklenirken, son gelişmeler bu beklentileri revize ediyor. Ünalmış’a göre, artan siyasi ve ekonomik riskler nedeniyle politika faizinin yıl sonunda yüzde 35 seviyelerinde kalması daha olası.
Kırılgan kazanımlar riske giriyor
Sonuç olarak, Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının Türkiye’nin hem demokratik hem de ekonomik dengeleri açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor. Ünalmış, seçim sonrası dönemde inşa edilmeye çalışılan güven ortamının, siyasi müdahaleler nedeniyle yeniden kırılgan hale geldiğine dikkat çekiyor.
Ünalmış’a göre, siyasi tansiyonun düşürülmemesi halinde piyasalar üzerindeki baskı sürecek. Bu da ekonomik istikrarın sağlanmasını zorlaştırırken, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan bakışını olumsuz etkileyebilir.