Sabah Gazetesi yazarı Kerem Alkin, bugünkü köşe yazısında küresel ekonomik sistemin içinde bulunduğu dönüşümü ve reform ihtiyacını ele aldı. Alkin, ABD’nin ticaret politikalarının ve yaptırımlarının, uluslararası ekonomik düzeni zorladığını belirterek, Türkiye’nin bu süreçteki konumuna dikkat çekti.

Jeopolitik Gerilimler ve Ekonomik Dönüşüm

Kerem Alkin, 2022’den bu yana Rusya-Ukrayna Savaşı'nın küresel siyasi dengeleri altüst ettiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten Büyüktür” doktrininin uluslararası arenada giderek daha fazla kabul gördüğünü ifade etti. Alkin’e göre, küresel sistemin reform ihtiyacı artık kaçınılmaz bir gerçek haline geldi.

Ekonomik düzlemde ise 2008 küresel finans krizinden 2022'ye kadar yaşanan gelişmelerin, küresel sistemi temelinden sarstığını vurgulayan Alkin, yeşil dönüşüm ve yapay zekâ odaklı dijital dönüşüm gibi faktörlerin de bu süreci hızlandırdığını belirtti.

ABD’nin Ticaret Politikaları ve Küresel Etkileri

Alkin, ABD'nin 1949’da öncülük ettiği Genelleştirilmiş Tarifeler ve Ticaret Anlaşması’nın (GATT) 1996’da Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) dönüşmesi sürecinde, serbest ticaretin öncüsü olduğunu hatırlattı. Ancak son 10 yılda, Washington yönetiminin ticari kuralların kendi aleyhine işlemeye başladığını düşündüğünü ve Çin’in 2001’de WTO’ya üyeliğinin büyük bir hata olarak görüldüğünü aktardı.

ABD’nin, özellikle Donald Trump’ın başkanlığı döneminde uyguladığı ticaret savaşları, yaptırımlar ve ek gümrük tarifeleriyle küresel ekonomik mekanizmayı ciddi şekilde zorladığını belirten Alkin, 2024 yılı itibarıyla ABD’nin uyguladığı yaptırım sayısının 14 bini geçtiğini ifade etti. ABD’nin doları bir “tehdit aracı” olarak kullanmasının, uluslararası ekonomik sisteme duyulan güveni zedelediğini vurguladı.

Reform İhtiyacı ve Türkiye’nin Stratejik Hamleleri

Alkin, ABD'nin korumacı politikalarının ve Çin'in yüksek üretim kapasitesine dayalı ticari stratejisinin, küresel ticaret sistemine zarar verdiğini dile getirdi. Bu durumun bölgesel ticaret bloklarının oluşumunu hızlandırdığına dikkat çekti.

Özellikle 2008-2011 döneminde yapılan projeksiyonlara göre, 2025 yılı için 32 trilyon dolarlık mal ticareti öngörülürken, mevcut tabloda bu rakamın yaklaşık 5 trilyon dolar daha düşük olduğunu ifade etti. Küresel ticaretin daralmasıyla birlikte, Türkiye’nin ASEAN, Afrika ve Latin Amerika ile ticari işbirliğini artırmasının büyük bir fırsat sunduğunu belirtti.

Kerem Alkin’in değerlendirmeleri, küresel ekonomik sistemde büyük bir değişim sürecinin yaşandığını ve Türkiye’nin yeni ticari ortaklıklarla kendine alan açması gerektiğini ortaya koyuyor. ABD’nin ticaret politikaları ve küresel finans sistemindeki dengesizlikler, dünya ekonomisinin reform ihtiyacını artırırken, Türkiye’nin bu süreçteki stratejik adımları dikkatle takip ediliyor.