Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliklerinde, Türkiye’nin çevre politikaları ve sürdürülebilirlik vizyonu uluslararası kamuoyuyla paylaşıldı. İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Özgenur Reyhan Güler, etkinlik kapsamında sürdürülebilirlik, çevresel diplomasi ve iletişim stratejileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Geri dönüşümle çevresel ve ekonomik katkı sağlandı
Dr. Güler, Türkiye’nin 2017-2023 yılları arasında 45 milyon ton atığı geri dönüştürdüğünü belirterek bu süreçte 3,9 milyon ton sera gazı salımının önlendiğini aktardı. Ayrıca geri dönüşüm faaliyetlerinin ülke ekonomisine yaklaşık 2 milyar TL’lik katkı sağladığını vurguladı.
BM Genel Kurulu’nda üst düzey temaslar
Program kapsamında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapılan görüşmede, Türkiye’nin Sıfır Atık girişiminin küresel sürdürülebilirlik hedefleriyle nasıl örtüştüğü detaylı biçimde ele alındı. Aynı gün içinde gerçekleşen diğer etkinlikte ise sade ve bilinçli bir yaşam tarzının önemi vurgulandı.
Çevre politikaları kamu diplomasisinin bir parçası
Dr. Güler, sıfır atık yaklaşımının yalnızca bir çevre politikası değil, aynı zamanda bir iletişim biçimi ve yaşam kültürü olduğunu ifade ederek Türkiye’nin bu konudaki duruşunun uluslararası çevresel diplomasiye katkı sunduğunu söyledi. Güler’e göre, sürdürülebilirlik politikaları sadece çevresel değil, sosyal, ekonomik ve kültürel yönleriyle birlikte değerlendirilmeli.
Kültürel araçlarla çevre bilinci yaygınlaştırılıyor
Sanat ve kültürel etkinliklerin çevre bilincinin yayılmasında etkili olduğunu belirten Güler, Emine Erdoğan’ın katılımıyla açılan "Echoes" adlı çevre temalı sergiye dikkat çekti. Serginin, çevreyle sanat arasında farkındalık köprüsü kurduğunu ve bu tür projelerin toplum genelinde kalıcı bilinç oluşturduğunu ifade etti.
Uluslararası Sıfır Atık Günü: Sembol değil, sorumluluk
Dr. Güler, BM Genel Kurulu kararıyla 30 Mart’ın "Uluslararası Sıfır Atık Günü" ilan edilmesinin, yalnızca sembolik bir adım olmadığını, çevreye ve insanlığa verilen ciddi bir taahhüt anlamı taşıdığını belirtti. Güler’in BM’de gerçekleştirdiği bu değerlendirmeler, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerindeki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.