Dünya gazetesi yazarı Ömer Gencal, bugünkü köşe yazısında Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu bir klasik müzik orkestrasına benzeterek değerlendirdi. Gencal’a göre, ekonomide her kurum kendi sesini çıkarıyor fakat ortak bir şefin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan sadece bir “gürültü” oluyor. Bu durumun hem teknik kararların etkisini azalttığını hem de yatırımcı güvenini zedelediğini belirtti.
Faiz artışı sinyal verir ama güven taşımazsa etkisiz kalır
Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 350 baz puan artırarak %46’ya çıkardı. Üst bant %49, alt bant ise %43,5 olarak belirlendi. Gencal, bu adımı enflasyonla mücadelede kararlılık göstergesi olarak değerlendirirken, aynı zamanda Merkez Bankası’nın bağımsızlığına yönelik pozitif bir sinyal olduğunu ifade etti.
Ancak Gencal, bu sinyallerin piyasada yankı bulabilmesi için sadece faiz artışının yeterli olmadığını vurguladı. “Faiz, piyasaya bir sinyal verir. Ancak güven taşımıyorsa, o sinyal yankılanmaz, yutulur” ifadelerini kullandı. Kredi notlarının düşmesi, şirket iflaslarının artması ve döviz cinsinden borçlanma maliyetlerindeki yükselişin bu güven eksikliğinin sonuçları olduğunu belirtti.
Kurumsal uyumsuzluk yatırımcıyı kaçırıyor
Yazıda, siyasi ortam ve kurumsal yapının zayıflığı da ele alındı. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve kurallı yönetişimin eksikliği, yatırımcıyı kalıcı değil kısa vadeli kazanç arayan sermayeye yönlendiriyor. “Kurumlar ahenk içinde senfoni çalmazsa, gelen yatırımcı da uzun süre kalmaz” diyen Gencal, Türkiye'ye gelen sıcak paranın üretim veya istihdam yaratmak için değil, kısa vadeli kazanç amacıyla geldiğine dikkat çekti.
Halk yüksek faiz ve borç yükü altında eziliyor
Ömer Gencal, faiz artışlarının dar gelirli vatandaşlar üzerindeki etkisine de değindi. Sorunlu tüketici kredilerinde yıllık %127, kredi kartı borçlarında ise %250 artış yaşandığını belirten yazar, halkın yalnızca enflasyonla değil, borçla da mücadele ettiğini ifade etti. Faiz artışlarının en çok dar gelirli kesimi olumsuz etkilediğini ve bu yükün sosyal etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Ekonomi politikası müzikle değil, uğultuyla yönetiliyor
Gencal, yazısını Türkiye ekonomisinde teknik açıdan doğru kararlar alınsa da bu kararların ortak bir vizyon ve güven ortamı olmadan etkili olamayacağını vurgulayarak tamamladı. “Merkez Bankası çabalıyor, ancak şefsiz bir orkestrada çalınan notalar gibi duyulmuyor. Ekonomik senfoni, ancak kurumlar uyum içinde çalışırsa kulağa hoş gelir” değerlendirmesinde bulundu.