Yılın ilk çeyreğinde ekonomik aktivitenin temel göstergelerinden olan ticari kredilerde reel bazda sınırlı bir büyüme kaydedildi. Ancak bu ivme, hem yurt içindeki siyasi gelişmeler hem de küresel ticarette artan belirsizliklerle sekteye uğradı.
Merkez Bankası’nın 2024 Aralık ayında başlattığı faiz indirimi süreciyle birlikte sanayi üretiminde gözlenen toparlanma, ticari kredilere olan talebi artırdı. Ancak 2025 Mart ayında yaşanan siyasi gelişmeler, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın tutuklanması sonrası artan toplumsal gerilimle birlikte kredi faizlerinde yeniden yükseliş gözlemlendi.
Ticari kredi faizleri kasım seviyesini aştı
Aralık sonrası faiz indirimi sürecine rağmen kredi maliyetlerinde sınırlı düşüşler görüldü. Ancak mart ayında yaşanan iç siyasi gelişmelerle birlikte faiz oranları yeniden artış trendine girdi. Kasım sonunda yüzde 59,78 olan ortalama ticari kredi faizi, 14 Mart itibarıyla yüzde 55,2’ye kadar gerilese de, 28 Mart itibarıyla yüzde 60,4’e yükselerek yeniden kasım seviyesinin üzerine çıktı.
İhtiyaç kredisi faizleri de benzer şekilde yükseldi. Kasım sonunda yüzde 70,31 olan sektör ortalaması, 14 Mart’ta yüzde 62,73’e geriledikten sonra 28 Mart’ta yüzde 72,45’e çıktı. Bu oran, kasım seviyesinin 2,14 puan üzerinde gerçekleşti.
Ticari kredilerde reel büyüme yaşandı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 27 Aralık 2024 - 28 Mart 2025 döneminde ticari ve diğer kredilerin hacmi 1 trilyon 358,1 milyar TL artarak 13 trilyon 451,9 milyar TL’ye ulaştı. Bu dönemdeki yüzde 11,2’lik nominal büyüme, yüzde 10,06 olan TÜFE ile enflasyondan arındırıldığında yüzde 1,1 oranında reel büyümeye işaret etti.
Bununla birlikte, yıllık bazda değerlendirildiğinde yüzde 36,2’lik cari artış, yüzde 38,1’lik yıllık enflasyonun gerisinde kaldı. Ticari kredi hacmi, mart sonu itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla reel olarak yüzde 1,4 daha düşük seviyede kaldı.
Tüketici kredilerinde daralma eğilimi devam ediyor
2025’in ilk çeyreğinde toplam tüketici kredilerinde cari olarak yüzde 7,6 oranında artış yaşansa da, bu artış yüzde 2,2’lik reel daralma anlamına geldi. İhtiyaç kredileri bu dönemde nominal olarak yüzde 8,8, konut kredileri yüzde 7,2 artarken; taşıt kredilerinde ise yüzde 12,3 oranında cari azalma görüldü. Reel bazda ise ihtiyaç kredileri yüzde 1,2, konut kredileri yüzde 2,6 daralırken, taşıt kredilerindeki daralma yüzde 20,3’e ulaştı.
28 Mart itibarıyla toplam tüketici kredi hacmi 2 trilyon 164,3 milyar TL’ye yükselirken; bunun 1 trilyon 549,8 milyar TL’si ihtiyaç, 548,2 milyar TL’si konut ve 66,3 milyar TL’si taşıt kredilerinden oluştu.
Kredi kartı borçlarında reel düşüş dikkat çekti
Tüketici kredi kartı borçları da yılın ilk çeyreğinde reel bazda geriledi. Bireysel kart borçları bu dönemde 153,5 milyar TL net artışla toplamda 1 trilyon 948,5 milyar TL’ye ulaşırken, bu artış enflasyonla indirgendiğinde yüzde 1,4’lük reel daralmaya işaret etti.
Taksitli kart borçları yüzde 7,7 oranında büyüyerek 678,6 milyar TL’ye çıkarken, taksitsiz kart borçları yüzde 8,7 oranında artışla 1 trilyon 269,9 milyar TL’ye ulaştı. Ancak aynı dönemde reel bazda taksitli borçlarda yüzde 2,1, taksitsiz borçlarda ise yüzde 1,2 oranında azalma yaşandı.
Yıllık değerlendirmede taksitsiz kart borçları reel olarak yüzde 17,4 büyürken, taksitli kart borçları yüzde 17,2 oranında geriledi. Bu durum, tüketicilerin harcamalarında kısa vadeli, peşin alışveriş tercihlerini artırdığını ortaya koydu.
Toplam kredi stoku reel olarak sınırlı büyüdü
Bankacılık sektörünün toplam kredi stoku, ocak-mart döneminde 1 trilyon 664 milyar TL artarak 17 trilyon 564,6 milyar TL’ye yükseldi. Bu büyüme, enflasyondan arındırıldığında yüzde 0,4 oranında reel genişlemeye karşılık geldi. Söz konusu reel büyümenin büyük ölçüde ticari kredilerdeki artıştan kaynaklandığı belirtildi.
Ancak yıllık bazda değerlendirildiğinde, toplam kredi stoku reel olarak yüzde 1,2 geriledi. 2024 Mart sonuna göre nominal artış yüzde 36,4 seviyesinde kalırken, bu oran yıllık enflasyonun altında kaldı.
Piyasalar Merkez Bankası kararına odaklandı
Merkez Bankası’nın 17 Nisan’da gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu toplantısı, faizlerin yönü açısından kritik önem taşıyor. Banka, mart ayında düşük gelen enflasyona rağmen, nisan ayında enerji fiyatlarının etkisiyle yükselmesi beklenen enflasyonla karşı karşıya.
Analistler, iç talepteki dengelenmenin ve beklentilerdeki iyileşmenin para politikasına destek verdiğini, ancak hem küresel hem de iç politik gelişmelerin faiz indirimi yönündeki beklentileri zayıflattığını belirtiyor. Piyasa aktörlerinin büyük bölümü Merkez Bankası’nın bu ay politika faizinde bir değişikliğe gitmeyerek “pas geçeceğini” öngörürken, bir kısmı ise faiz artırımı ihtimalinin tekrar gündeme gelebileceğini değerlendiriyor.