ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Çarşamba günü aldığı yarım puanlık faiz indirimi kararı, yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde Fed'in yaklaşık yarım yüzyıldır faiz indirimi döngüsüne en fazla yaklaştığı anlardan biri olarak kaydedildi. Seçime sadece 10 hafta kala gerçekleşen bu adım, 1976 ve 1984 yıllarında yaşanan benzer süreçlerle karşılaştırılıyor.

Başkanlık seçimleri ve Fed’in bağımsızlığı

Fed, siyasi müdahalelerden bağımsız hareket eden bir federal kurum olarak bilinir. Başkan Jerome Powell ve diğer politika yapıcılar, yaklaşan seçimlerin faiz kararlarına etkisi olmadığını defalarca vurguladı. Powell, Temmuz ayında yaptığı açıklamada, "Bu, Fed’deki dördüncü başkanlık seçimim. Tüm kararlarımız verilere ve risk analizlerine dayanıyor, siyasi baskılara değil," ifadelerini kullanarak merkez bankasının tarafsızlığını savundu.

Ancak, bu açıklamalar her kesimde yankı bulmuş değil. Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, Fed’in faiz oranlarını düşürerek Demokratlara seçimde avantaj sağlamak istediğini öne sürdü. Trump, başkanların Fed üzerinde daha fazla yetkiye sahip olması gerektiğini belirtti. Demokrat başkan adayı Kamala Harris ise, başkan olarak Fed'in bağımsızlığına saygı göstereceğini ve kararlarına müdahale etmeyeceğini ifade etti.

Seçim yıllarında faiz politikaları nasıl şekillendi?

1972’den bu yana, başkanlık seçimleri yapılan yılların çoğunda Fed faiz oranlarını değiştirdi. Bu değişiklikler, genellikle bir faiz artırımı ya da indirimi döngüsünün parçasıydı. Görevdeki başkanların ya da partilerinin yeniden seçildiği beş seçim yılında faiz oranları arttı, ancak oranların düştüğü yıllarda genellikle muhalefet partileri zafer kazandı.

2000 yılı bu dinamiğin dışına çıkan nadir örneklerden biri olarak öne çıkıyor. O yıl Başkan Yardımcısı Al Gore, faiz oranlarının arttığı bir dönemde Demokratların Beyaz Saray'daki kontrolünü kaybetti. 1996’da ise Bill Clinton, oranların düşürüldüğü bir yılın ardından ikinci kez başkan seçildi.

Seçim yıllarında faiz indirimi döngüsü

Her ne kadar seçim yıllarında faiz oranlarında değişiklik yapılması sık rastlanan bir durum olsa da, yeni faiz indirimi döngülerinin başlatılması daha nadir. Bu tür döngüler, genellikle uzun süreli faiz artırımı ya da değişiklik yapılmayan dönemlerin ardından gelir. 1970’lerden bu yana sadece dört kez başlatılan bu döngülerin üçünde, seçimi muhalefet partisi kazandı. En son örnek, 2020’de COVID-19 pandemisinin başlamasıyla Fed'in faizleri iki kez düşürmesiydi. O yıl Joe Biden, Donald Trump’ı mağlup ederek başkanlık koltuğuna oturdu.

Fed'in son faiz indirimi kararı, ekonomik koşulların iyileştirilmesine yönelik bir hamle olarak değerlendirilse de, seçim öncesi alınmış olması siyasi tartışmaları beraberinde getirdi. Ancak Powell, kararların ekonomik verilere dayandığını ve siyasi etkilerden bağımsız olarak alındığını yineledi.

Faiz indirimi kararının etkileri

Fed'in bu hamlesi, enflasyonun kontrol altına alınması ve işsizliğin artmasıyla beraber ekonomiyi desteklemeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor. Ekonomistler, faiz indirimlerinin özellikle seçim yıllarında ekonomik büyümeyi canlandırmak amacıyla kullanılabileceğini belirtiyorlar. Ancak, Fed'in bağımsızlığı konusunda devam eden tartışmalar ve siyasetin ekonomi üzerindeki etkileri, bu kararın kamuoyunda farklı yorumlanmasına neden oluyor.

Editör: Halit Alptekin