ABD Merkez Bankası (FED), çarşamba günü aldığı kararla faiz oranlarını yarım puan düşürdü ve iş piyasasındaki huzursuzluk ile enflasyon baskılarının ışığında, para politikasında istikrarlı bir gevşeme sürecine başladı. Bu hamle, borçlanma maliyetlerinde beklenenden daha büyük bir düşüşe yol açarak, ekonominin geleceği hakkında önemli sinyaller verdi.
Fed, enflasyon ve istihdam dengesini gözetiyor
FED’in faiz belirleme komitesindeki politika yapıcılar, kararlarında enflasyonun sürdürülebilir şekilde %2 hedefine doğru ilerlediğine olan güvenlerini ifade etti. İstihdam ve enflasyon hedeflerine ulaşma risklerinin dengede olduğuna karar veren komite, 2025'e kadar tam bir puan daha ve 2026’da son yarım puan indirimle faiz oranını %2,75-%3,00 aralığına çekmeyi öngörüyor. Ancak, bu indirimi sadece çeyrek puan olarak destekleyen Vali Michelle Bowman’ın muhalefeti, politika kararları içinde farklı görüşlerin olduğunu da ortaya koydu.
Piyasaların gözleri Powell'da
FED Başkanı Jerome Powell, düzenleyeceği basın toplantısında, faiz indirimi kararını ve ekonomik görünümü değerlendirecek. Bu toplantı, ABD başkanlık seçimleri öncesinde gerçekleştirilen son FED toplantısı olarak ayrıca dikkat çekiyor. Piyasalarda, bu indirimin büyüklüğü FED’in stratejisi hakkında sorular yaratırken, iş piyasasının zayıflamasına dair endişeler de gündeme geldi.
Enflasyon ve işsizlik beklentileri
FED, enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesine rağmen, fiyat istikrarı ve maksimum istihdam hedeflerine dikkat ederek politika faizini %4,75-%5,00 aralığına düşürdü. Yeni projeksiyonlar, kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksindeki artış oranının 2025 sonunda %2,1’e gerileyeceğini gösteriyor. İşsizlik oranının ise bu yıl %4,4’e yükselmesi ve 2025’e kadar bu seviyede kalması bekleniyor. Ekonomik büyümenin ise 2024’te %2,1, 2025'te ise %2 olması öngörülüyor.
FED, temmuz ayından bu yana faiz oranlarını %5,25-%5,50 aralığında sabit tutmuş, bu kararlar enflasyonun 40 yıllık zirveden FED'in hedefine yaklaşmasına katkı sağlamıştı. Ancak iş piyasasındaki olası yavaşlamalar ve enflasyonun tam anlamıyla kontrol altına alınamaması, merkez bankasını daha dikkatli adımlar atmaya itiyor.