GÜNDEM

Enflasyon düzeltmesi işletmeleri nasıl etkiliyor?

Enflasyon, vergilendirme sisteminde adaletsizliğe yol açıyor. Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, enflasyon düzeltmesinin risklerini ve alternatif çözümleri değerlendirdi.

Abone Ol

Dünya Gazetesi yazarı Avukat Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, enflasyonun vergilendirme üzerindeki etkilerini ve mevcut sistemin işletmeler için doğurduğu riskleri değerlendirdi. Enflasyon düzeltmesi uygulamasının, işletmelerin gerçekte elde etmediği kazançlar üzerinden vergi ödemesine neden olduğunu belirten Yavaşlar, alternatif çözümleri tartışmaya açtı.

Nominal Değer İlkesi ve Enflasyonun Vergisel Etkileri

Vergi hukuku, nominal değer ilkesini esas alıyor. Bu ilkeye göre, paranın zaman içindeki satın alma gücündeki değişiklikler dikkate alınmaksızın tüm parasal tutarlar nominal değerleri üzerinden vergilendiriliyor. Ancak, bu durum enflasyonist ortamlarda işletmelerin ve bireylerin reel gelirlerine oranla daha yüksek vergi ödemesine yol açabiliyor.

Yavaşlar’ın aktardığına göre, Türkiye’de en düşük enflasyonun görüldüğü 2012 yılında bile Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) %2,45, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ise %6,16 seviyesindeydi. Bu da mükelleflerin uzun yıllardır gerçek mali güçlerinden daha fazla vergi ödediğini gösteriyor. Oysa, Anayasa’nın 73. maddesi gereğince vergilendirmenin gerçek mali güce dayanması gerekiyor.

Enflasyon Vergilendirmeyi Nasıl Etkiliyor?

Enflasyonun vergisel etkileri üç temel aşamada ortaya çıkıyor:

  1. Matrahın tespitinde: Enflasyon nedeniyle muhasebe kayıtlarında görünen karlar, gerçekte elde edilmemiş olabiliyor.

  2. Vergi tarifesinde: Enflasyon, vergi tarifelerinin güncellenmemesi halinde bireyleri ve şirketleri daha yüksek oranlarda vergilendirilmek zorunda bırakıyor.

  3. Tahsilat zamanında: Enflasyonist ortamda, tahakkuk eden vergilerin ödeme zamanı geldiğinde reel değerinin artması mükellefleri zor duruma sokabiliyor.

Türkiye’de enflasyon düzeltmesi, bilanço esasına göre kazançlarını tespit eden mükelleflere uygulanıyor. Ancak bu yöntemin karmaşıklığı, mükellefler ve mali müşavirler açısından önemli belirsizlikler yaratıyor. Ayrıca, hatalı uygulamalar ek tarh ve ceza riskini artırıyor.

Alternatif Çözüm Önerileri

Enflasyonun vergilendirme üzerindeki etkisini azaltmak için dünyada farklı modeller uygulanıyor:

  • Öz sermaye endekslemesi: İşletmelerin öz sermayesi enflasyon oranında artırılarak, bu fark vergi dışında bırakılıyor.

  • Faiz arındırmalı gelir/kurumlar vergisi: İşletmelerin sadece borçlanma maliyetlerini değil, öz sermaye için de varsayımsal bir faiz oranını gider olarak düşmesine izin veriliyor.

  • Soğuk artan oranlılığın telafisi: Avusturya’da uygulanan bu yöntemle, enflasyon nedeniyle bireylerin daha yüksek vergi dilimlerine girmesi engelleniyor.

  • Sosyal devlet temelli telafi: Vergi sistemi değiştirilmeden, enflasyon kaynaklı vergi yükü sosyal yardımlarla dengelenmeye çalışılıyor.

Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar’a göre, mevcut enflasyon düzeltme mekanizması adil ve sürdürülebilir değil. Daha basit ve etkili bir model geliştirilmesi gerektiğini belirten Yavaşlar, öz sermaye endekslemesi ve soğuk artan oranlılık telafisinin bir arada uygulanmasının en iyi çözüm olabileceğini vurguluyor.

Türkiye’de vergilendirme sisteminin enflasyon karşısında daha adil hale getirilmesi için hangi yöntemin tercih edilmesi gerektiği ise tartışmaya açık bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor.