Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının milli bağımsızlık ile doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak, Türkiye ekonomisinin sağlam temellere oturtulması gerektiğini birçok kez dile getirdi. Atatürk’ün “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olamaz” sözleri, onun ekonomi alanına verdiği önemi gözler önüne seriyor.
Ekonomik bağımsızlık hedefi
Atatürk, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’yi ekonomik olarak dışa bağımlılıktan kurtarmanın, ülkenin geleceği için elzem olduğunu belirtmişti. “Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür” sözleriyle, milli ekonominin güçlendirilmesini, siyasi bağımsızlığın sürdürülebilirliği açısından kritik bir adım olarak değerlendirdi. Bu çerçevede devlet eliyle sanayileşmeyi teşvik eden Atatürk, Tarım ve Sanayi Kongreleri düzenleyerek yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini savundu.
Üretim ve kalkınma odaklı ekonomi
Atatürk, ekonomik kalkınmada sanayileşme ve üretimin önemine vurgu yaparak “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdur” demiştir. Bu söylem, onun kalkınma odaklı ekonomi anlayışının en net ifadelerinden biri olarak kabul ediliyor. Atatürk’ün “Yurt ekonomisi her şeyden önce tarıma dayanmalıdır” sözü ise, tarımın ve üretimin toplumların ayakta kalmasında oynadığı hayati rolü ifade ediyor.
Ekonomiye dair sözleriyle Türkiye’ye ışık tutuyor
Atatürk’ün ekonomiyle ilgili sözleri ve stratejik bakış açısı, günümüz Türkiye’sinde de sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmada yol gösterici olmaya devam ediyor. Onun ekonomide milli bağımsızlık vurgusu, Türkiye’nin ekonomik gücünü artırma yönünde attığı adımlara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.