Almanya, önümüzdeki hafta sandık başına gitmeye hazırlanırken, yatırımcılar ülkenin ekonomik büyümesini destekleyecek yeni adımların atılmasını bekliyor. Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın, büyümeyi teşvik etmek için daha fazla harcama yapması gerektiğine dair küresel piyasalarda güçlü bir beklenti var. Ancak, hükümetin borçlanma konusundaki sıkı kuralları ve siyasi belirsizlik, bu beklentilerin önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor.
Almanya Ekonomisi Yavaşlıyor
Goldman Sachs’ın tahminlerine göre, Almanya’nın ekonomik büyümesi 2019’dan bu yana duraklarken, avro bölgesi ekonomisi %5, ABD ise %11 büyüdü. Ülke, borç seviyesi üretimin %100’ünün çok altında olan tek G7 ekonomisi olarak öne çıkıyor. Buna rağmen, yatırımcılar Almanya’nın daha fazla borçlanarak büyümeye katkı sağlaması gerektiğine inanıyor.
Piyasalar, hükümetin yeni borçlanmayı sınırlayan "borç freni" kuralını gevşetip gevşetmeyeceğini yakından takip ediyor. ABD’nin uyguladığı gümrük vergilerinin Alman ekonomisine daha fazla zarar verme riski taşıdığı bu dönemde, savunma harcamalarının artması gerekliliği de ekonomik baskıyı artırıyor.
Avrupa’nın önde gelen tahvil yatırımcılarından PIMCO’nun kredi araştırma yöneticisi Nicola Mai, Almanya’nın borç freni nedeniyle ekonomik büyümesini sınırladığını belirterek, “Eğer gerçekten borçlanmasını artırabilecek bir ülke varsa, o da Almanya’dır” dedi.
Yeni Hükümetten Beklentiler Neler?
Seçim sonrası kurulacak koalisyon hükümetinin borçlanma ve harcamalar konusundaki tutumu büyük önem taşıyor. Almanya’da borç freninin gevşetilmesi için anayasal değişiklik gerekiyor ve bunun için parlamentoda üçte iki çoğunluk şartı bulunuyor.
Muhafazakar lider Friedrich Merz’in başbakanlık için en güçlü adaylardan biri olduğu belirtilirken, Merz sınırlı bir borç freni reformuna açık olduğunu belirtti. Ancak Avrupa Birliği’nin bütçe açıkları konusunda katı sınırlamaları, Almanya’nın harcama kapasitesini kısıtlayabilir.
Citi’nin Aralık ayında yaptığı bir ankete göre, yatırımcıların büyük bir kısmı borç freninin tamamen kaldırılmasını değil, yalnızca küçük bir gevşeme bekliyor. ING’nin hesaplamalarına göre, Almanya’nın son on yılda yetersiz kalan yatırımlarını telafi etmek için önümüzdeki 10 yıl boyunca yıllık GSYH’nin %1,5’i kadar yatırım yapması gerektiği düşünülüyor. Ancak bu oranın sağlanması için borç freninde ciddi bir esneme yapılması şart.
Avrupa Piyasalarına Etkisi Ne Olacak?
Borç freni reformunun gerçekleşmesi halinde Almanya ekonomisinin yıllık büyümesine yaklaşık 0,2 puan katkı sağlaması bekleniyor. Ancak aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) ve neoliberal Özgür Demokratlar (FDP), borç freninde değişiklik yapılmasını engelleyebilecek sayıda sandalye kazanırsa, herhangi bir reformun hayata geçmesi zorlaşabilir.
Almanya'nın 10 yıllık devlet tahvili getirileri geçtiğimiz yıl ilk kez faiz oranı takaslarındaki oranı aştı. Ancak tahvil getirilerinde büyük bir artış yaşanmaması, piyasaların daha fazla harcamaya sıcak baktığını gösteriyor.
Öte yandan, yatırımcılar Almanya’nın ekonomik durgunluktan çıkması için borçlanma konusunda daha cesur adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Avrupa'nın en büyük varlık yönetim şirketi Amundi'nin döviz piyasaları yöneticisi Andreas Koenig, dolar karşısında euro’nun değer kaybını sürdürmesini beklediğini belirtti.
Alman Hisseleri ve Yatırımcı Güveni
Yatırımcıların Almanya piyasalarına olan güveni henüz tam olarak geri dönmüş değil. Almanya’nın önde gelen borsa endeksi DAX, son üç yılda %45 yükselerek ABD borsalarını geride bırakmış gibi görünse de, kazanç beklentilerine göre S&P 500’e kıyasla %38 iskontolu işlem görüyor.
Özellikle iç piyasaya yönelik orta ölçekli MDAX endeksi %18, küçük ölçekli SDAX endeksi ise %2 değer kaybetti. Bir zamanlar Almanya’nın sanayi gücünün simgesi olan otomobil üreticileri de bu süreçte %35 değer kaybetti.
Antipodes Partners portföy yöneticisi Rameez Sadikot, yeni hükümetin büyümeyi destekleyici adımlar atması halinde, Avrupa piyasalarında “yeniden derecelendirme” yaşanabileceğini belirtti. Ancak şimdilik, yatırımcılar temkinli bir iyimserlikle seçim sürecini izliyor.
Almanya’nın Rekabet Gücü Sorunu Çözülmeli
Almanya’nın temel ekonomik sorunlarından biri de küresel rekabet gücündeki düşüş. Yeni hükümetin bu sorunu nasıl ele alacağı merak konusu. Fidelity International’ın küresel makro strateji başkanı Salman Ahmed, Almanya’nın ekonomik modelini değiştirmek için beklenenden çok daha fazla harcama yapması gerektiğini vurguladı.
Ancak ülke içinde bu konuda henüz bir fikir birliği sağlanmış değil. Borç freninin gevşetilmesi Almanya için büyük bir adım olsa da, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması için kapsamlı yapısal reformlara da ihtiyaç duyuluyor.
Almanya seçimlerinin ardından ekonomi politikalarında nasıl bir yön izleneceği, hem Avrupa piyasaları hem de küresel yatırımcılar için kritik öneme sahip olmaya devam edecek.