Türkiye’de artan üniversite sayısıyla birlikte akademisyen sayısı da yükselirken, maaşların yoksulluk sınırının altında kalması ve son yıllarda araştırma görevlisi sayısında görülen azalma dikkat çekiyor.
184 bin akademisyen, 204 üniversite
Yükseköğretim Kurumu (YÖK) verilerine göre Türkiye’de toplam 184 bin akademisyen bulunuyor. Bunların yaklaşık yüzde 20’sini profesörler oluşturuyor. Son 10 yılda profesör sayısı yüzde 84, doçent sayısı yüzde 86, doktor öğretim üyesi sayısı ise yüzde 41 oranında arttı.
Öte yandan, öğretim görevlilerinde yüzde 78 oranında bir artış yaşanırken, akademisyenlik kariyerinin ilk basamağı olan araştırma görevlilerinde çarpıcı bir düşüş gözlemleniyor. 2022-2024 yılları arasında araştırma görevlisi sayısı yüzde 19 oranında azaldı.
Gençler akademiyi tercih etmiyor
Araştırma görevlisi sayısındaki bu düşüş, gençlerin akademiyi tercih etmemesiyle ilişkilendiriliyor. Bunun başlıca sebeplerinden biri, uzun yıllar süren eğitim hayatına rağmen akademisyen maaşlarının yetersiz kalması olarak değerlendiriliyor.
Akademisyen maaşları yoksulluk sınırının altında
Kamu üniversitelerinde görev yapan akademisyen maaşları, Türk-İş ve İPA’nın hesapladığı yoksulluk sınırının altında kalıyor:
- Araştırma Görevlisi: 56.794 TL
- Öğretim Görevlisi: 57.378 TL
- Doktor Öğretim Üyesi: 62.738 TL
- Doçent: 69.685 TL
- Profesör: 86.406 TL
Türk-İş’in Ankara için belirlediği yoksulluk sınırı 66.976 TL, İstanbul’da ise bu sınır İPA’ya göre 75.717 TL olarak hesaplandı. Akademik Dayanışma Platformu’na göre, araştırma görevlilerinin maaşları son 10 yıldır yoksulluk sınırının üzerine hiç çıkmazken, profesör maaşları bile 2022-2023 yıllarında yoksulluk sınırının altına gerilemişti.
Üniversite sayısı hızla arttı
Türkiye’de toplamda 204 üniversite bulunuyor. Bu üniversitelerin 129’u devlet, 75’i ise vakıf üniversitesi olarak faaliyet gösteriyor. Üniversitelerin yüzde 27’si İstanbul’da yer alıyor.
Akademideki bu tablo, maaşların iyileştirilmesine yönelik çağrıları gündeme taşıyor. Gençlerin akademiyi tercih etmesi ve araştırma görevlisi sayısındaki düşüşün durması için ekonomik koşulların yeniden ele alınması gerektiği belirtiliyor.