Dünya gazetesi yazarı Öner Günçavdı, bugünkü köşe yazısında Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine dair kamuoyunda artan güvensizlikleri değerlendirdi. Günçavdı, ekonomik analizlerin ve politika tercihlerinin temelini oluşturan verilerin güvenilirliği konusunda ciddi soru işaretleri olduğunu vurguladı. Yazısında iktisatçıların doktorlara benzetildiği analojiyle, doğru teşhis için güvenilir verilere ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
TÜİK verileri neden tartışılıyor?
Uzun süredir kamuoyunda tartışma konusu olan TÜİK verileri, özellikle enflasyon hesaplamalarında gündeme geliyor. Her ay açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) üzerinden hesaplanan enflasyon oranlarının kamuoyunda kabul görmemesi, bu verilerin siyasi etkilerle şekillendiği yönündeki algıyı güçlendiriyor. Günçavdı’ya göre, enflasyonla mücadelenin siyasi bir ölçüt haline gelmesi, verilerin güvenilirliğine olan ihtiyacı daha da artırıyor.
Veri toplama yöntemi değişti ama kamuoyuna açıklanmadı
TÜİK’in son dönemde dijital kaynaklardan veri toplamaya yönelmesi ise yeni bir tartışma başlığı yaratıyor. Günçavdı, bu yöntemdeki değişikliğin kamuoyuna yeterince şeffaf bir biçimde açıklanmadığını ve bunun veri güvenilirliğini zedelediğini ifade etti.
Enflasyon ile gelir artışı verileri neden çelişiyor?
Günçavdı’nın yazısında dikkat çektiği temel noktalardan biri de TÜİK’in iki farklı araştırmasının birbirini desteklememesi. 2023 yılına ait "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"na göre, hanehalkı gelirlerinde nominal artış yüzde 107 olarak gerçekleşti. Ancak aynı yıl TÜFE bazlı enflasyon oranı yüzde 53,9 olarak açıklandı. Bu durumda reel gelir artışının yüzde 50’yi aştığı varsayımı ortaya çıkıyor. Günçavdı, “Bu kadar yüksek bir satın alma gücü artışı gerçekçi mi?” sorusunu yönelterek, iki veri seti arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.
Verilere güven neden bu kadar önemli?
Yazıda ayrıca, enflasyon oranlarının yalnızca kamuoyunu bilgilendirmekle kalmadığı, aynı zamanda çalışanların maaş artışları ve ekonomi yönetiminin başarı ölçütü gibi konularda da belirleyici olduğu vurgulandı. Günçavdı, TÜİK’in açıkladığı verilerin ekonomik kararlar için temel oluşturduğunu, bu nedenle veri güvenilirliğinin sadece teknik değil, toplumsal bir mesele haline geldiğini belirtti.
Şeffaflık çağrısı
Öner Günçavdı’nın değerlendirmesi, Türkiye’de veri güvenilirliği ve ekonomik göstergelere yönelik şeffaflık taleplerini yeniden gündeme taşıdı. Yazının sonunda “Şimdi soruyorum size. Satınalma gücü bu düzeyde artan var mı?” ifadesiyle kamuoyuna yöneltilen soru, mevcut ekonomik gerçeklik ile resmi veriler arasındaki farkın altını çiziyor.