ABD Başkanı Donald Trump'un, dışişleri bakanı olarak Senatör Marco Rubio'yu atayacağı ifade ediliyor. Florida doğumlu Rubio, ABD’nin bu göreve getirilen ilk Latin Amerikalı dışişleri bakanı olacak. Trump'ın bu seçimi, güçlü ve muhafazakar bir dış politika arayışına işaret ederken, Rubio’nun Çin, İran ve Küba karşıtı duruşuyla bilinen bir isim olması dikkat çekiyor.
Rubio, güçlü dış politikayı savunuyor
Rubio, özellikle Çin'e karşı sert politikalarıyla bilinen bir senatör olarak öne çıkıyor. 2020 yılında Hong Kong’daki demokrasi yanlısı protestolar nedeniyle Çin’in yaptırımlarına maruz kalan Rubio, Pekin yönetimine karşı tavrını koruyacağını belirtiyor. Küba kökenli olan Rubio, Küba hükümeti ile ilişkilerin normalleştirilmesine de karşı çıkıyor.
Ukrayna ve Orta Doğu gündemi
Rubio’nun başlıca gündem maddelerinden biri, Ukrayna krizi olacak. Rubio, Ukrayna’ya yapılan devasa askeri yardımlara temkinli yaklaşarak, Moskova ile müzakere yoluyla bir anlaşmaya varılması gerektiğini savunuyor. Nisan ayında kabul edilen 95 milyar dolarlık askeri yardım paketine karşı oy kullanan Rubio, Ukrayna krizinin yalnızca diplomasi ile çözülebileceğini düşünüyor.
Trump, Latin Amerikalı seçmenlere mesaj veriyor
Trump’ın Rubio’yu dışişleri bakanı olarak seçmesi, Latin kökenli Amerikalılara yönetimde üst düzeyde temsil edildiklerini gösterme amacı taşıyor. Bu seçim, Trump’ın Latin Amerikalı seçmenler arasındaki desteğini artırma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.