Suriye’de 8 Aralık Devrimi’ni gerçekleştiren güçlerin lideri ve yeni Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle bugün Ankara’ya geliyor. Bu ziyaret, 2011 sonrası Suriye’den Türkiye’ye Cumhurbaşkanlığı seviyesinde gerçekleştirilen ilk resmi temas olacak.
Görüşmelerde, iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında iş birliği ele alınacak. PKK ve DEAŞ terörü, İsrail’in bölgedeki faaliyetleri, Suriye’nin yeniden imarı, yeni anayasa süreci, güvenlik doktrini ve altyapı projeleri en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
400 milyar dolarlık yeniden yapılanma planı
Şara yönetimi, ilk aşamada 100 milyar dolarlık acil eylem planı, ikinci aşamada ise 300 milyar dolarlık yeniden yapılanma ve güvenlik reformları içeren geniş kapsamlı bir yol haritası oluşturdu. Bu kapsamda, ordu, polis yapılanması, haberleşme, ulaşım altyapısı ve tarım gibi konular öncelikli olacak.
Türkiye gazetesinin edindiği bilgilere göre, Şara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı resmi bir ziyaret için Şam’a davet edecek. Erdoğan’ın ramazan ayı öncesinde bu davete karşılık vermesi bekleniyor.
PKK, ABD askerleri ve petrol sahaları gündemde
Ankara zirvesinde en kritik başlıklardan biri de PKK’nın Suriye’deki varlığının sona erdirilmesi ve terör unsurlarına karşı ortak operasyonların planlanması olacak. Ayrıca, işgal altındaki petrol ve gaz sahalarının Suriye yönetimine devri, ABD askerlerinin bölgeden çekilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcut üslerinin geleceği de üst düzey görüşmelerde ele alınacak.
Diplomatik kaynaklara göre, belirlenen ajanda hayata geçirildiği takdirde Türkiye-Suriye ilişkileri, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki “iki devlet, tek millet” modeline benzer bir yapıya dönüşebilir.
Ortak kabine toplantısı ve yeni iş birliği dönemi
2009’da yapılan Türkiye-Suriye ortak kabine toplantısının ardından, bu görüşme de müşterek kabine toplantısı olarak nitelendiriliyor. Zirve sonrası bakanlıklar düzeyinde teknik görüşmeler yapılarak iş birliği alanlarının somutlaştırılması hedefleniyor.
Ankara-Şam hattındaki bu yeni dönemin, iki ülke için siyasi istikrar, ekonomik kalkınma ve bölgesel güvenlik açısından belirleyici olması bekleniyor.