İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutuklama kararı, yalnızca siyasi değil ekonomik alanda da etkisini gösterdi. Özellikle döviz piyasasında yaşanan hızlı yükseliş, Merkez Bankası’nı harekete geçirdi. 30 milyar doları aşan toplam satışla müdahale edilen döviz piyasasında, dolar/TL 42 seviyesini gördükten sonra 38 bandına geriledi.

Faizlerde örtülü artış dikkat çekti

Piyasalardaki hareketlilik yalnızca dövizle sınırlı kalmadı. Tahvil, mevduat ve kredi faizlerinde de belirgin artış gözlendi. Hazine’nin 2 yıllık gösterge tahvil faizi bir ayda 10 puan artarak yüzde 47’ye çıktı. İhtiyaç kredisi faizleri yüzde 72,45’e, ticari kredi faizleri ise yüzde 54,7’ye ulaştı. 1-3 ay vadeli mevduat faizleri yüzde 53,6 seviyesinde bulunuyor. Uzmanlara göre bu artışlar, resmi bir faiz artırımı olmaksızın uygulanan "örtülü sıkılaştırma"nın bir göstergesi.

Siyasi gelişmelerin etkisi büyüyor

İmamoğlu hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturmasının ardından alınan gözaltı ve tutuklama kararları, piyasalarda belirsizlik algısını artırdı. Siyasi tansiyonun yükselmesiyle birlikte dövizdeki ani sıçrama, bazı yorumcular tarafından “piyasalarda panik havası” olarak değerlendirildi. Merkez Bankası'nın ilk müdahaleyi geciktirmesi ise faiz artışı taleplerini güçlendiren bir unsur olarak öne çıktı.

17 Nisan PPK toplantısı öncesi faiz tartışması

Piyasalarda gözler, Merkez Bankası’nın 17 Nisan’da yapacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrilmiş durumda. Bu toplantı öncesinde, özellikle yabancı bankalar ve bazı yerel çevrelerin faiz artışına yönelik çağrıları dikkat çekiyor. Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, faiz artışını destekleyen çevrelere yönelik eleştirilerde bulunduğu yazısında, “Bu bedeli daha ne kadar ödemeye devam edeceğiz?” sorusunu gündeme taşıdı. Güngör ayrıca, küresel merkez bankalarının faiz indirimine odaklandığı bir dönemde, Türkiye’nin ters yönde hareket etmesinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

Ticaret savaşları da baskı yaratıyor

Ekonomik gelişmelerin yalnızca iç dinamiklerden etkilenmediğine dikkat çekilirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret politikalarının da piyasalardaki risk algısını artırdığı ifade ediliyor. Küresel ekonomik görünümdeki belirsizlikler ve resesyon riskine karşı Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine odaklandığı bir dönemde, Türkiye’deki sıkı para politikası tartışmaları dikkatle izleniyor.