Borsa İstanbul’da gerçekleşen olağanüstü fiyat hareketleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatmasına neden olurken, Seranit Granit Seramik A.Ş.’nin halka arz sürecinde yaşananlar dikkat çekiyor. Halka arzın konsorsiyum lideri olan Halk Yatırım, yatırımcılara fiyat istikrarı sağlama sözü vermesine rağmen, bu taahhüdü yalnızca bir gün boyunca yerine getirdi.

Şirket, halka arz öncesinde yaptığı açıklamada, brüt halka arz gelirinin %20’sinin fiyat istikrarı işlemlerinde kullanılacağını duyurmuştu. Ancak 113 milyon adet hissenin yaklaşık 12 TL fiyatla satılmasından elde edilen gelire rağmen, yalnızca 7 milyon adet hisse 11,87 TL ortalama fiyatla geri alındı.

Bu durum, yatırımcıların mağdur edildiği yönünde tepkilere yol açtı. Halka arz sonrası fiyat istikrarının bir illüzyon olup olmadığı tartışılırken, Halk Yatırım’ın bu süreci nasıl yönettiği sorgulanıyor.

Halka arzda manipülasyon mu var?

Yatırımcılar, şirketin vaat ettiği desteği vermediğini ve hisse fiyatının serbest düşüşe bırakıldığını öne sürüyor. Halka arz sürecinde fiyat istikrarı sağlamak için belirli bir bütçenin ayrılması gerektiği ifade edilmesine rağmen, bunun uygulanmaması büyük bir güven sorunu oluşturuyor.

Özellikle devlet bankasına ait bir kurum olan Halk Yatırım’ın bu tavrı, küçük yatırımcının zarar görmesine neden olmuş olabilir. Bu nedenle, yatırımcılar konunun yalnızca borsa düzenleyicileri tarafından değil, adli merciler tarafından da incelenmesini talep ediyor.

Savcılık soruşturması genişleyecek mi?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Borsa İstanbul’da olağanüstü fiyat hareketlerine ilişkin yanıltıcı haber yapan ve yayan kişiler hakkında soruşturma başlattı. Ancak, yatırımcılar bu soruşturmanın sadece bireysel paylaşımlarla sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyor.

Seranit halka arz sürecinde yaşananların da incelenmesi gerektiği belirtiliyor. Küçük yatırımcıları mağdur eden bu tarz stratejilerin borsaya olan güveni zedelediği vurgulanırken, fiyat istikrarı taahhütlerinin yerine getirilip getirilmediğinin de yargı mercileri tarafından mercek altına alınması gerektiği savunuluyor.

Halka arz sürecinde yatırımcılara verilen sözlerin ne kadarının tutulduğu ve manipülatif işlemlerin olup olmadığı sorularının cevap bulması, piyasada güven ortamının yeniden sağlanması açısından kritik önem taşıyor.